2 Temmuz 2013 Salı

Sahih-i Buhari Bölüm 14

Bölüm 14

KİTÂBÜ'L-FİTEN

 Âmire itâat;Devlete isyan;Ulû'l-Emre itâat RESÛL-İ EKREM'İN ASHÂBINI FİTNE VE İHTİLÂFTAN VE BOZGUNCULUKTAN MEN' VE TAHZÎRİNE DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ Abdullâh b. Abbâs Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim emîrinden sudûr eden bir hareketi fenâ görürse sabretsin (isyankâr vaziyet almasın!). Çünkü her kim Sultan(a itâ'at)den bir arşın (dışarı) çıkarsa, o, câhiliyet ölümiyle ölür. İbn-i Abbas'dan gelen diğer bir rivâyette de Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur: Her kim emîrinden fenâ bir hâlin sudûr ettiğini görürse, onun fenâlığına sabretsin, (isyân etmesin!) Çünkü her kim (İslâm) câmiasından bir karış ayrılır da ölürse, muhakkak o câhiliyet ölümiyle ölür. 2112

KİTÂBÜ'L-FİTEN Âmire itâat Bİ'L-İNTİHAB DEVLET NÜFÛZ VE KUDRETİNİ TEMSİL EDEN DEVLET REÎSİNE İTÂAT HAKKINDA UBÂDE İBN-İ SÂMİT HADÎSİ Ubâde b. es-Sâmit Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem (Akabe gecesi) biz Ensâr'ı (bî'at için) da'vet etmişti. Biz de bî'at ettik. Übâde der ki: Resûl-i Ekrem Ensâr üzerine bir borç olarak bizden aldığı ahit ve mîsakta şöyle bî'at ettik: Allah'ım ve Resûlü'nün emirlerini dinleyib onlara -hem neş'eli, hem kederli zamânımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde- itâ'at etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî anlara itâ'at etmek ve nizâ (kıtal) etmemek, meğer ki, emîrin açık bir küfrünü görseniz ki, onun küfrü hakkında yanınızda Allah Kitâbı'ndan kuvvetli delîliniz ola. (Bu sûrette inkâr edersiniz). 2113

KİTÂBÜ'L-FİTEN Kıyâmet koptuğu zaman yetişenler KIYÂMET ANCAK NÂSIN ŞERLİLERİ ÜZERİNE KOPACAKTIR, RİVÂYETİ Abdullâh b. Mes'ûd Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöylebuyurduğunu işittim, demiştir: Kendileri hayatta bulunup da kıyâmetin koptuğu zamâna erişen kimseler nâsın şerlilerindendirler. 2114

KİTÂBÜ'L-FİTEN Nizâmı bozmak HACCÂC-I ZÂLİM'İN ZULÜM VE İ'TİSÂFINDAN ŞİKÂYET EDEN BASRA HALKINI ENES İBN-İ MÂLİK RADİYA'LLÂHU ANH'A ŞİKAYETİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Haccâc (-ı zâlim) in halka yaptığı zulüm ve i'tisaftan (bir ara) Enes İbn-i Mâlik'e şikâyet olunmuştu. Enes İbn-i Mâlik şikâyetcilere "Sabrediniz (sakın memleketin nizâmını bozmayınız). Çünkü (siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki) bundan sonra gelecek zaman muhakkak bundan daha fenâ olacaktır. Ve bu fenâlık (siz ölüp de) Rabbinize kavuşuncaya kadar (asırlarca) böyle sürüp gidecektir. Bu (fenâlığın muzâaf bir sûrette teselsül edeceği) ni ben Peygamberimiz (Muhammed) Salla'llahu aleyhi ve sellem'den işittim" demiştir. 2115

KİTÂBÜ'L-FİTEN Silâhla oynamamak DİN KARDEŞE KARŞI TEŞHÎR-İ SİLÂHDAN MEN'E DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın sizin biriniz silâhını (teşhîr edip de) din kardeşine işâret etmesin! Çünkü işâret eden kimse bilmez ki, belki şeytan eline hız verir de (din kardeşini vurur); bu sûretle Cehennem'den bir çukura yuvarlanır. 2116

KİTÂBÜ'L-FİTEN Fitneden kaçmak RESÛL-İ EKREM'İN YAKIN BİR İSTİKBALDE BİRTAKIM FİTNELER ZUHÛR EDECEĞİNİ İHBÂRI, BU SIRADA FİTNEYE KARIŞMAYIP OTURANIN AYAKTA DURANDAN HAYIRLI OLDUĞUNU TENBÎH BUYURDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Yakın bir istikbalde birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamânında (ona karışmayıp) oturan kişi (karışmak üzere) ayakta durandan hayırlıdır. O hengâmete ayakta duran da (fitne esbâbını hazırlamağa) gidenden hayırlıdır. Her kim fitne vukuuna muttali' olup onu görmeğe çalışırsa, muhakkak onun kahrına uğrar. Her kim o fitne zamânı iltica edecek veyâ sığınacak bir yer bulursa hemen sığınsın (fesadcılara karışmasın!). 2117

KİTÂBÜ'L-FİTEN  BU FİTNE GÜNLERİNDE SELEME İBN-İ EKVA' RADİYA'LLÂHU ANH İLE HACCÂC ARASINDA GEÇEN BİR VAK'A Seleme İbn-i Ekva' Rivâyete göre, müşârün-ileyh hazretleri (Medîne'de) Haccâc'ın yanına girdiğinde Haccâc: - Ey İbnü'l-Ekva' sen ayağının iki ökçesine basarak dîninden geri döndün, (Medîne'yi bırakıp) bâdiye arablariyle yaşadın (ölüme müstahak oldun) dedi. İbnü'l-Ekva': - Hayır (ben hicret ettiğîm Medine'den yüz çevirmedim) fakat Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem bana bâdiyede oturamağa izin verdi, diye karşıladı. 2118

KİTÂBÜ'L-FİTEN Bir kavme inen azap iyilerede isabet eder;Herkes kendi amellerine göre ba's olunur ALLÂHU TEÂLÂ BİR KAVME AZÂB İNDİRİNCE O KAVMİN FASÎK, SÂLİH HEPSİNE İSÂBET EDER. SÂLİHLER KIYÂMETTE MÜKÂFATLANIRLAR, MEÂLİNDE İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah bir kavme azâb indirince, o kavim içinde bulunan (sâlih, fâsık) her ferde azâb isâbet eder. Sonra (Kıyâmet gününde) herkes kendi amellerine göre ba's olunurlar (sâlihler mükâfatlanır, fâsıklar azâb olunurlar). 2119

KİTÂBÜ'L-FİTEN Nifak MÜNÂFIKLIK ANCAK RESÛLU'LLÂH ZAMÂNINDA VARDI. BUGÜN İSE NİFAK, ÎMÂNDAN SONRA KÜFÜRDÜR, MEÂLİNDE HUZEYFE HADÎSİ Huzeyfe b. el-Yemânî Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nifak ancak Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem zamânında mevcut idi. Bugün ise nifâk, îmânından sonra küfürdür. 2120

KİTÂBÜ'L-FİTEN Kıyâmet alâmetleri HİCAZ MINTAKASINDA BİR ATEŞ ÇIKMADIKÇA KIYÂMET KOPMIYACAKTIR, MEÂLİNDEKİ EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Hicaz kıt'asında bir ateş çıkmadıkça Kıyâmet kopmıyacaktır. Öyle bir ateş ki, Busrâ'daki develerin boyunlarını ziyâlandıracaktır. 2121

KİTÂBÜ'L-FİTEN Kıyâmet alâmetleri FURAT'IN KURUMASI KIYÂMET ALÂMETİ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyet olunduğuna göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Fürat (nehrinin suyu çekilerek) kıymetli altın hazînesini açıklaması zamânı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada bulunursa, ondan bir şey alma(ya uğraşma)sın! (Çünkü ihtiyar dünyânın ömrü sona ermiş bulunacaktır). 2122

KİTÂBÜ'L-FİTEN Deccâl;Kıyâmet alâmetleri KIYÂMET ALÂMETLERİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE'NİN MUFASSAL BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: İki büyük (İslâm) ordusu biribiriyle harbetmedikce Kıyâmet kopmıyacaktır. Bu iki câmianın ikisi de bir iddiâda oldukları (ikisi de İslâm ve hak iddiâsında bulundukları) halde aralarında büyük bir harb olacaktır. Yine böyle Kıyâmet kopmıyacaktır, otuza yakın yabancı, mel'ûn deccaller türemedikçe. Bu deccalların hepsi, ben Allah'ın Peygamberiyim iddiâsında bulunacaklardır. Yine Kıyâmet kopmıyacaktır, (hakîkî ulemânın vefâtiyle) İslâmî ilim inkırâza uğramadıkça, zelzeleler çoğalmadıkça, zaman takarüb edip gece ile gündüz bir olmadıkça, fitneler zuhûr etmedikçe, adam öldürmek vak'aları çoğalmadıkça. Yine Kıyâmet kopmıyacaktır, aranızda mal çoğalıp sel gibi akmadıkça, bir derecede çoğalacak ki, mal sâhibi malının zekâtını kim kabûl eder? Diye endîşelenecek. Hattâ mal sâhibi bâzı kimselere zekât vermek isteyecek, fakat zekât arzettiği kimse: Benim zekâta ihtiyâcım yok, diyecek. Yine böyle Kıyâmet kopmıyacak, halk yüksek kâşâneler yapmak yarışına çıkmadıkça, ve bir kimse öbür kimsenin kabri yanından geçerken: Keşki bunun yerinde ben olaydım, diye (ölümü temennî etmedikçe). Yine böyle güneş batı tarafından doğup, nâs bu (tabiat hilâfı) hâdiseyi görünce toptan îmân edecekler. Fakat bu îmân, evvelce îmân etmemiş olan, yâhut îmânında hayır ve fazîlet kazanmıyan kimselerin îmanları kendilerine fayda vermediği bir zamandır. Muhakkak ki Kıyâmet şüphesiz kopacaktır. Hem de (alım, satım için) bâyi' ile müşteri aralarında elbîse açacaklar da bey' ve şirâ tamâm olmadan (ansızın) Kıyâmet kopacak da o libâsın dürülmesi mümkün olmıyacaktır. Yine muhakkak Kıyâmet kopacaktır. Hem de sağmal devesinin südünü sağıp gelen kişiye südü içmek nasîb olmadan (ansızın) kopacaktır. Yine Kıyâmet şüphesiz kopacak, hem de kişi havuzunu sıvâyıp tâmir edecek, fakat Kıyâmet ansızın kopacak da havuzun suyunu kullanmak nasîb olmıyacak. Kıyâmet muhakkak kopacak, hem de ta'âm etmekte olan kişi lokmasını ağzına götürecek, Kıyâmet ansızın koparak yemek nasîb olmıyacak. 2123


KİTÂBÜ'L-AHKÂM

 Âmire itâat;Ulû'l-Emre itâat EY MÜ'MİNLER! ÜZERİNİZE SİYAH SAÇLI HABEŞÎ KÖLE VÂLİ TA'YÎN OLUNSA BİLE SÖZÜNÜ DİNLEYİP MA'RÛF OLAN EMİRLERİNE İTÂAT EDİNİZ, MEÂLİNDEKİ ENES HADÎSİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ey Ashâb'ım! Vâlilerinizin, kumandanlarınızın emirlerini dinleyiniz ve onlara itâ'at ediniz; üzerinize ta'yîn olunan vâli, başı siyah kuru üzüm gibi saçlı Habeşî bir köle olsa bile. 2124

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Mevkı hırsı ASHÂB'IM! YAKIN ZAMANDA SİZ ME'MÛRİYETE, CÂH VE MANSIB HIRSINA DÜŞECEKSİNİZ. CÂH VE MANSIB NE GÜZEL SÜT-ANADIR, FAKAT AYRILDIĞI DA MEMEDEN AYRILIKTAN FENÂDIR, HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki siz, emârete (cah ve mansıba) çok hırslısınız. Halbuki (fenâ idâreciler için) emâret, kıyâmet gününde nedâmet olacaktır. O cah ve mansıb ne güzel süt anadır (emmekle doyulmaz) fakat (azil de) memeden fenâ bir ayrılıştır (ki, hüznü çekilmez). 2125

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Emâret;İdarecilik (emâret) HALKI GÖRÜP GÖZETMİYEN BİR VÂLİ CENNET KOKUSU KOKLIYAMAZ, HADÎSİ Ma'kıl İbn-i Yesâr Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Bir kul ki, Allah onu halkı görüp gözetmek üzere vâli kılar da o, hayır-hâhâne irşâdiyle halkı muhâfaza etmezse, elbette o kişi Cennet kokusu koklayamıyacaktır. 2126

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Zâlim idareciler HALKI GÖRÜP GÖZETMİYEN BİR VÂLİ CENNET KOKUSU KOKLIYAMAZ, HADÎSİ Ma'kıl İbn-i Yesâr Rivâyetine göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur: Hiç bir vâli yoktur ki, o, müslüman ahâli üzerinde icrâ-yı velâyet ederken zulüm ederek ölür, muhakkak Allah Cennet kokusunu ona haram kılacaktır. 2127

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Gösteriş;Riyâkârlık HALKI GÖRÜP GÖZETMİYEN BİR VÂLİ CENNET KOKUSU KOKLIYAMAZ, HADÎSİ Cündüb b. Abdullâh Rivâyete göre, (Basra'da Tâbi'î âlimlerinden Safvân ile ashâbı Cündüb'ün yanına oturub onlara nasîhat ederken Cündüb'e, Resûlu'llah'dan duyduklarını söylemesini ricâ etmeleri üzerine Cündüb'ün): Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Her kim duyulsun diye (dünyâda) bir iş işler (de riyâkârlık eder)se Kıyâmet gününde Allah da onun fezâhatini duyurur. Yine Resûl-i Ekrem: Her kim de (dünyâda) halka meşakkat ve zahmet verirse, Allah da Kıyâmet gününde o kimseyi azâb ile cezâlandırır, buyurdu. Bunun üzerine Tâbi'î ricâli: Daha vasıyet et, diye Cündüb'e ricâ etmeleri üzerine o da şöyle demiştir: İnsanın (öldükten sonra) ilk önce teaffün eden cihâzı karnıdır. Her kim şüpheli kazançlardan çekinip yalnız halâl lokma ile geçinmeğe gücü yeterse, bunu yapsın. Her kim de kendisiyle Cennet arasını (haksız yere) döktüğü kanla dolu eliyle ayırmamağa gücü yeterse bunu da yapsın! 2128

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Asabî halde hüküm vermemek HÂKİM KİŞİ SAKIN ASABÎ HALDE HÜKÜM ETMESİN, HADÎSİ Ebû Bekre Nufey' b. Hâris Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: iki kimse arasında hüküm edecek olan hâkim sakın asabî bir halde iken hüküm etmesin, buyurduğu rivâyet olunmuştur. 2129

KİTÂBÜ'L-AHKÂM  BİR MÜSLÜMÂNI KATLEDEN HAYBER YAHÛDÎLERİNE RESÛL-İ EKREM'İN; YA MAKTULÜN DİYYETİNİ, KAN BAHASINI VERİRSİNİZ, YÂHUT SİZİ NAKZ-I AHD ETMİŞ SAYARIM, BUYURDUĞU HADİS ... Hüveyyisa ile Muhayyisa kıssası yukarıda cihad bahsinde geçti. Burada da müellif, (Resûl-i Ekrem'in Hayber yahûdîlerine) yâ maktûlün diyetini, (kan bahasını) verirsiniz, yâhut da (bize) harb i'lân etmiş olursunuz (diye mektub gönderdiğini) ziyâde etmiştir. 2130

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Allah yolunda kimseden korkmamak;Âmire itâat;Hakkı ikame;Ulû'l-Emre itâat HAK YOLUNDA KİMSENİN LEVMİNDEN KORKMAMAK HADÎSİ Ubâde b. es-Sâmit Biz (Ensâr Hey'eti) Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'e (Akabe mevkiinde) emirlerini dinlemek ve itâ'at etmek üzere bî'at ettik, dediği yukarıda geçti. Buradaki rivâyette de: "Her nerede bulunursak bulunalım, muhakkak orada hakkı yerine getiriceğimize ve hak söyliyeceğimize ve Allah yolunda hiç bir kimsenini levm ve zemminden korkmıyacağımıza söz verdik" sözlerini ziyâde etmiştir. 2131

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Dil zinâsı;Göz zînası;Harama bakmamak (göz zinası);Zinâ GÖZ, DİL, NEFİS ZİNÂLARI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Abdullâh b. Abbâs Rivâyete göre, müşârün-ileyh: "Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'in Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'den şu rivâyetinden daha küçük günâha benzer hiç bir şey görmedim" demiştir: Ebû Hüreyre Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'den rivâyet ederek der ki: Allah Âdem-oğluna zinâdan nasîbini takdîr etmiştir. Hiç şüphesiz Âdem-oğlu (ezelde) mukadder olan bu âkıbete erişecektir. İmdi göz zinâsı (mahremi olmıyan kadına şehvetle) bakmaktır. Dil zinâsı da (zevkle) görüşmektir. Nefsin de (zinâ) temmenî ve iştihâsı vardır (bu arzu da nefsin zinâsıdır). Tenâsül uzvu ile bu a'zânın hepsinin arzularını ya gerçekleştirir (fi'ile çıkarır) yâhut (bırakarak) yalanlar. 2132

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Çocuklara selâm vermek;Selâmlaşmak RESÛL-İ EKREM'İN ÇOCUKLARA SELÂM VERİP TALTÎF BUYURDUĞU HADÎSİ Enes b. Mâlik Rivâyete göre, Hazret-i Enes, bir kere çocukların yanına uğramış ve onlara selâm verip Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem de çocuklara böyle selâm verirdi, demiştir. 2133

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Kapı çalanın kendini tanıtması MİSÂFİRİN KAPI ÖNÜNDE İSTİ'ZÂN ÂDÂBI Câbir b. Abdullâh Rivâyete göre, Câbir der ki: Bir kere babamın bir borcundan dolayı Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'e gelmiştim. Kapıyı çaldım. Resûl-i Ekrem: Kim o? Buyurdu. Ben de: Ene (=Ben), dedim. Resûlu'llah böyle cevab verdiğimden hoşlanmamış görenerek: Ene ene (=Ben ben!) diye ta'rîz buyurdu. 2134

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Birini oturduğu yerden kaldırıp kendisi oturmak MECLİSTE OTURMA ÂDÂBI Abdullâh b. Ömer Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kişi öbür kişiyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine oturmasın; fakat ona: Yer açınız ve genişleyiniz (desin!). 2135

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Oturma şekli RESÛL-İ EKREM'İN OTURUŞ ŞEKİLLERİ VE ÂDÂBI Abdullâh b. Ömer Rivâyete göre, İbn-i Ömer "Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'i Kâ'be'nin bir tarafında bir eliyle şöyle ihtibâ' ederek oturduğunu gördüm" demiştir. 2136

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Toplulukta ayrı konuşmak ÜÇ KİŞİDEN İKİSİNİN BİRİBİRLERİYLE FİSKOS ETMELERİNİN EDEBE MÜNÂFÎ OLDUĞU HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ MES'ÛD HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Üç kişi bir arada bulunurlarken bunlardan ikisi -üçüncüyü mahzûn etmemek için- ondan ayrı gizli konuşmasın! Tâ üçü nâs ile karşılaşıncaya kadar. (Meğer ki üçüncü kimse onların konuşmalarına izin vermiş ola). 2137

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Uyurken ateşi kontrol etmek ATEŞ SİZİN DÜŞMANINIZDIR. UYUMAK İSTEDİĞİNİZDE SÖNDÜRÜNÜZ, HADÎSİ Ebû Mûsâ el-Eş'arî Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Medîne'de gece vakti sâhibinin ikamet ettiği bir ev yandı. Harik-zedelerin bu halleri, Hazret-i Peygamber'e haber verildi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: Bu ateş, sizin düşmanınızdır. Uyumak istediğiniz zaman söndürünüz, buyurmuştur. 2138

KİTÂBÜ'L-AHKÂM Ev yapmak MESKEN İNŞASINDA HAFİFLİK (KOLAYLIK) Abdullâh b. Ömer Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben bir kere kendimi Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem ile berâber -yağmurdan muhâfaza ve güneşin harâretinden gölgelendirmek üzere- kendi elimle bir ev yapar gördüm. Bu inşâ'atta Allah'ın hiç bir mahlûku bana yardım etmemişti. 2139


KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT

 Hz. Peygamber'in şefâati HAZRET-İ PEYGAMBER'İN ÜMMETİNE ŞEFÂAT DU'ÂSI Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her peygamberin kendisine has müstecab bir du'âsı vardır. Onunla Allah'a du'â edegelmiştir. Fakat ben du'âmı âhirette ümmetime şefâ'at etmek için saklıyorum. 2140

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Seyyidu'l-istiğfar duâsı SEYYİDÜ'L-İSTİĞFÂR HAKKINDA ŞEDDÂD İBN-İ EVS HADÎSİ Şeddâd İbn-i Evs Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Seyyidü'l-istiğfâr (yâni istiğfâr du'âlarının ulusu) Allahu Teâlâ'dan şu yolda mağfiret dilemektir: Allah'ım! Sen Rabbimsin, ibâdete lâyık hiç ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz Sen'in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü va'ad üzere sâbitim. Allah'ım işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun ni'metini zât-ı ulûhiyetine i'tirâf ederim. Günâhımı da î'tirâf ederim. Binâenaleyh günâhımı Sen yarlığa! Çünkü günah yarlığamak, kimsenin haddi değildir, ancak Sen yarlığarsın! Resûl-i Ekrem buyurur ki: Bu seyyidü'l-istiğfâr du'âsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse ehl-i Cennet câmiasındandır. Her kim de sevam ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de ehl-i Cennet zümresindendir. 2141

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Tevbe-İstiğfar RESÛL-İ EKREM'İN GÜNDE YETMİŞTEN ZİYÂDE İSTİĞFAR BUYURMALARI Ebû Hüreyre Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: "Vallahi ben Allah'a günde yetmiş def'adan çok muhakkak istiğfâr ve tevbe ederdim!" buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur. 2142

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Tevbe-İstiğfar ABDULLÂH İBN-İ MES'ÛD VE KUDRET-İ EDEBİYESİNİ İFÂDE EDEN BİR RİVÂYETİ Abdullâh b. Mes'ûd (Tâbi'î büyüklerinden Hâris İbn-i Süveyd) iki hadîs rivâyet etmiştir. Bunun birisi Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'den, öbürüsü İbn-i Mes'ûd (şahsî bir mütâlea olarak) der ki: Mü'min kişi (irfan nûriyle) günahlarını (hayâlinde büyüterek) şöyle görür: Gûyâ o mü'min bir dağın eteğinde oturuyor ve dağın üzerine çökmesinden Korkuyor. Fâcir kişi de günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi sanır. Râvî (İbn-i Şihâb) der ki: Bu hadîsi bana şeyhin eli burnunun üstünde olarak rivâyet etti. Sonra İbn-i Mes'ûd (Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'den rivâyet ederek) der ki: Allah kulunun tevbesinden şu kişinin ferâhından çok ferahlanır ki (seferber bir halde olan) bu kişi, yanında devesi, üstünde suyu, azığı olduğun halde varıp sahrâda korkunç bir yere inmiş, başını yere koyarak hafif bir uyku uyumuştu. Uyanınca devesinin başını alıp gittiğini anladı. (Adamcağız devesini aramağa çıktı). Harâret, susuzluk, yâhut Allah'ın dilediği ıztırab adamcağızın üzerinde şiddetle icrâ-yı te'sîr edince (kendi kendisine) eski yerime olsun döneyim, diye dönüp geldi. Az bir uyku kestirip sonra başını kaldırınca devesini yanında buldu. 2143

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Yataktan kalkınca okunacak duâ;Yatarken okunacak duâ HAZRET-İ PEYGAMBER YATARKEN ETTİĞİ DU'ÂLAR HAKKINDA HUZEYFE, BERÂ', İBN-İ ABBÂS, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Hüzeyfe İbni'l-Yemân Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem gece yatağına girince (sağ) elini (sağ) yanağının altına kordu. Ve: "Bismike'llahümme emûtü ve ahyâ' = Allah'ım! Sen'in adını anarak ölürüm ve dirilirim (uyurum, uyanırım)" der idi. Uykudan kalkınca da: "El-Hamdü li'llâhi'llezî ahyânâ ba'de mâ emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr = O Allah'a hamd ederim ki beni öldükten sonra dirilten O'dur. Öldükten sonra (ba's için) dirilmemiş de (böylece) O'na âitdir". 2144

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Yatarken okunacak duâ HAZRET-İ PEYGAMBER YATARKEN ETTİĞİ DU'ÂLAR HAKKINDA HUZEYFE, BERÂ', İBN-İ ABBÂS, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Berâ' b. Âzib Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem yatağına girdiğinde sağ tarafına yatardı. Sonra şöyle du'â ederdi: "Allahümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce'tü zahrî ileyke rağbeten ve rehbeten ileyke lâ melcee ve lâ mencâe minke illâ ileyke âmentü bi-kitâbike'llezî enzelte ve Nebîyyike'llezî erselte = Allah'ım! Kendimi Sana teslîm ettim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana ısmarladım, Sana i'timâd ettim, Sen'i dilerim ve Sen'den korkarım, Sen'den başka sığınacak (Mahmî), Sen'den başka kurtaracak (halâskâr) yoktur; halâs ve himâye ancak sana âitdir. Allah'ım indirdiğin Kitab'ına inandım ve gönderdiğn Peygamber'ine îmân ettim. (Resûl-i Ekrem buyurdu ki: Bir kimse, bu kelimeleri okur da, sonra o gece içinde ölürse, o kimse İslâm fıtratı ve yaradılışı üzerine ölür). 2145

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları HAZRET-İ PEYGAMBER YATARKEN ETTİĞİ DU'ÂLAR HAKKINDA HUZEYFE, BERÂ', İBN-İ ABBÂS, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Abdullâh b. Abbâs Rivâyete göre, İbn-i Abbâs: Bir gece ben (Peygamber'in kadınlarından teyzem) Meymûne'nin yanında kalmıştım, diye hadîsini zikretmişti ki, bu hadîs yukarıda geçti. Burada İbn-i Abbâs şu du'ânın Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in du'âsından olduğunu rivâyet etmiştir: Allah'ım, kalbimde bir nûr kıl, gözümde de bir nûr kıl, kulağımda da bir nûr kıl, yine böyle sağımda bir nûr, solumda bir nûr, üstümde bir nûr, altımda bir nûr, önümde bir nûr, arkamda bir nûr kıl. Ve benim için umûmî ve büyük bir nûr yarat!. 2146

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Yatarken okunacak duâ HAZRET-İ PEYGAMBER YATARKEN ETTİĞİ DU'ÂLAR HAKKINDA HUZEYFE, BERÂ', İBN-İ ABBÂS, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Ebû Hüreyre Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Sizin biriniz yatağına yatacağı âdem bilmez ki (dünden beri) ona hangi mahlûk halef olmuştur (sonra yatsın) sonra (şöyle) du'â etsin: Rabbim! Ancak Sen'in isminle yan tarafımı yatağıma koydum. Sen'in isminle de kaldırırım. Rabb'im! Eğer canımı alacaksan bana rahmetini ihsân et, eğer hayatta bırakacaksan hayâtımı sâlih kullarıın muhâfaza ettiğin himâyenle muhâfaza buyur!. 2147

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Tevbe-İstiğfar HAZRET-İ PEYGAMBER YATARKEN ETTİĞİ DU'ÂLAR HAKKINDA HUZEYFE, BERÂ', İBN-İ ABBÂS, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın sizin biriniz: Allah'ım! Dilersen beni mağfiret eyle; Allah'ım! Dilersen bana merhamet eyle, diye du'â etmesin! Azim ve kat'iyyetle, kesin olarak (Yâ Rab! Beni afvet, bana merhamet et, diye) du'â etsin! Çünkü Allah'ı icbâr eden (hiç bir kuvvet) yoktur. 2148

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Acele etmek;Duâ DU'ÂNIN KABÛLÜ HUSÛSUNDA ACELE EDİLMEMESİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sizden her birinizin du'âsı isti'câl edilmedikçe kabûl olunur: İnsan (acele eder de) "Du'â ettim de kabûl olunmadı" der. 2149

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Hüzün ve keder halinde okunacak duâ HAZRET-İ PEYGAMBER'İN HÜZÜN VE KEDER ZAMÂNINDAKİ DUÂSI Abdullâh b. Abbâs Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in hüzün ve keder hâlinde şu meâlde du'â buyurduğu rivâyet olunmuştur: İbâdete lâyık hiç bir ilah yoktur; ancak azamet ve vekar sâhibi Allah vardır. İbâdete lâyık hiç bir ilâh yoktur; ancak Arş-ı A'zam sâhibi Allah vardır. İbâdete lâyık hiç bir ilâh yoktur; ancak göklerin ve yerin sâhibi ve arş-ı kerîmin mâliki Allah vardır. 2150

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları HAZRET-İ PEYGAMBER CEHD-İ BELÂDAN, DERK-İ ŞAKÂDAN, SÛ-İ KAZÂDAN, ŞEMÂTET-İ A'DÂDAN ALLÂH'A SIĞINIRDI Ebû Hüreyre Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem cehd-i belâ'dan, derk-i şeka'dan, sû-i kazâ'dan, şemâtet-i a'dâ'dan Allaha sığınırdı. Bu hadîsin râvîlerinden birisi olan Süfyân (İbn-i Üyeyne) der ki: Ebû Hüreyre'in bu hadîsi üç şey idi. Birisini ben (bir zan ile) ziyâde ettim. Bilmiyorum ki, ziyâde ettiğim bir, bu dörtten hangisidir. 2151

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Ağır söz sarfetmek HAZRET-İ PEYGAMBER CEHD-İ BELÂDAN, DERK-İ ŞAKÂDAN, SÛ-İ KAZÂDAN, ŞEMÂTET-İ A'DÂDAN ALLÂH'A SIĞINIRDI Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Ebû Hüreyre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: "Allah'ım! Her hangi bir mü'mine ağır bir söz söylemiş olursam sen o sözümü Kıyâmet gününde o mü'min için sana yakınlığa vesîle kıl!" buyurduğunu işitmiştir. 2152

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları SA'D İBN-İ EBÎ VAKKÂS'IN: RESÛL-İ EKREM BİZE BUHULDEN, KORKAKLIKTAN, ERZEL-İ ÖMÜRDEN, DÜNYÂ FİTNESİNDEN, KABİR AZÂBINDAN İSTİÂZE ETMEMİZİ EMREDERDİ, HADÎSİ Sa'd b. Ebî Vakkâs Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şu (meâldeki) kelimelerle du'â olunmasını emrederdi: Allah'ım! Buhülden (cimrilikten) Sana sığınırım, korkaklıktan da sığınırım, erzel-i ömür (denilen ihtiyarlığın bunaklığın) dan da sığınırım, dünyâ fitnesinden yâni deccal şerrinden de sığınırım, kabir azâbından da Sana sığınırım!. 2153

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları DU'Â VE İSTİÂZE HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE'NİN UZUN BİR RİVÂYETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â ederdi: Allah'ım! Tenbellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, günâhtan, ödeklikten, kabir suâlinden ve kabir azâbından, Cehennem ateşinden ve Cehennem azâbından, zenginlik gurûrunun şerrinden, yoksulluk sefâletinden Sana sığınırım! Allah'ım! Bir gözü silik Deccâl'in şerrinden Sana sığınırım! Allah'ım! Günâhlarımın kirini (el deymedik) kar, buz suyu ile yıka, kalbimi de günâhlardan -beyaz elbîseyi kirden temizler gibi- pâkla; benimle günâhlarımın arasını da doğu ile batı arası uzaklığı kadar uzak kıl! 2154

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları RESÛL-İ EKREM'İN EN ÇOK DUÂSI: (RABBENÂ ÂTİNÂ Fİ'D-DÜNYÂ HASENETEN VE Fİ'L-ÂHİRETİ HASENETEN) DU'ÂSI İDİ Enes b. Mâlik Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in en çok okuduğu du'â şu idi dediği rivâyet olunmuştur: Allahümme âtina fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr = Rabbimiz, bize dünyâda bir güzellik ver, âhirette de bir güzellik ver, ve bizi ateş azâbından koru! 2155

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları RESÛL-İ EKREM'İN EN ÇOK DUÂSI: (RABBENÂ ÂTİNÂ Fİ'D-DÜNYÂ HASENETEN VE Fİ'L-ÂHİRETİ HASENETEN) DU'ÂSI İDİ Ebû Mûsâ el-Eş'arî Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â ederdi: Allah'ım! Günâhımı, bilgisizliğimi, her işimde isrâfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı affeyle. Allah'ım! Lâtîfemi ve ciddî hâlimi, hatâmı ve dileyerek işlediğim günâhımı affeyle. İ'tirâf ederim ki, bu kusurların hepsi bende vardır. 2156

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Hz. Peygamber'in duâları;Her gün okunacak duâlar LÂ İLÂHE İLLA'LLÂH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH, LEHÜ'L-MÜLKÜ VE LEHÜ'L-HAMD VE HÜVE ALÂ KÜLLİ ŞEY'İN KADÎR) DU'ÂSININ FAZÎLETİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE, EBÛ EYYÛB, İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim günde yüz kere "Lâ ilâhe illa'llah, vahdehü lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve 'alâ külli şey'in kadîr = Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır, O'nun eşi ve ortağı yoktur, mülk O'nundur, Hamd O'nundur, O, her şeye kadirdir" derse, bu du'â o kimse için on köle âzadlamak sevâbına muâdil olur ve ona yüz hasene yazılır, yüz musîbet de ondan mahvolunur. O gün içinde akşama erişinceye kadar şeytan şerrinden eminlik olur. Ve o kimsenin bu du'âyı okumasından daha fazîletli hiç bir kimse evrâd ve ezkâr getiremez. Meğer ki bu du'âyı ondan daha çok okumuş ola! 2157

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Duâ LÂ İLÂHE İLLA'LLÂH VAHDEHÛ LÂ ŞERİKE LEH, LEHÜ'L-MÜLKÜ VE LEHÜ'L-HAMD VE HÜVE ALÂ KÜLLİ ŞEY'İN KADÎR) DU'ÂSININ FAZÎLETİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE, EBÛ EYYÛB, İBN-İ MES'ÛD RADİYA'LLÂHU ANHÜM RİVÂYETLERİ Abdullâh b. Mes'ûd Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'den (Lâ ilâhe illa'llahu vahdehû...) hadîsini rivâyet ettikleri ve: Her kim bu du'âyı on kere okursa İsmâil Peygamber neslinden on esir âzadlamış gibi sevâba müstahak olur, buyurulduğunu naklettikleri rivâyet olunmuştur. 2158

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Her gün okunacak duâlar;Tesbihin fazîleti GÜNDE YÜZ KERE (SÜBHÂNA'LLÂH VE Bİ-HAMDİH) DU'ÂSINI OKUMANIN FÂZÎLETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: [Her kim günde yüz kere "Sübhâna'llah ve bi-hamdih = Allah'ı tesbîh ve Allah'a hamd ederim" derse, o kimsenin (Allah hakkı olan) günâhları -deniz köpüğü kadar çok olsa bile- mahv ü mağfiret olunur] buyurduğu rivâyet olunmuştur. 2159

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Allâh'ı zikretmek RABBİNİ ZİKREDEN MÜ'MİN DİRİYE, GÂFİL DE ÖLÜYE TEŞBÎH BUYURULMUŞTUR Ebû Mûsâ el-Eş'arî Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: Rabbini zikreden kimse ile zikretmiyen kimsenin benzeri, diri ile ölü gibidir, buyurduğu rivâyet olunmuştur. 2160

KİTÂBÜ'D-DA'AVÂT Allâh'ı zikretmek;Tesbihin fazîleti ALLÂH'I ZİKR HUSÛSUNDA EBÛ HÜREYRE'NİN MUFASSAL BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah'ın bir sınıf melekleri vardır ki, bunlar yolları, sokakları dolaşırlar, ehl-i zikri ararlar, onlar Azîz ve Celîl olan Allah'ı zikreden bir cemâat bulunca biribirlerine: Aradığınıza geliniz, diye seslenirler. Bunun üzerine melekler ehl-i zikri dünyâ semâsına kadar kanadlariyel tavâf ederler. Cenâb-ı Hak onları pek iyi bildiği halde meleklere: - Kullarım ne söylüyorlar? Diye sorar. Onlar da: - (Sübhâna'llah diyerek) Sen'i tesbîh ediyorlar, (Allahü Ekber diye) Sen'i tekbîr ediyorlar, (El-Hamdü li'llah diyerek) Sana hamd ü senâ ediyorlar, sûretinde cevab verirler. Sonra Cenâb-ı Hak: - Bu kularım Ben'i görürler mi ki? Diye sorar. - Hayır, Va'llahi Sen'i göremezler, derler. - O kullarım ya beni görseler nasıl olurlar? Buyurur. - Onlar Sen'i görseler Sana ibâdet ve ubûdiyetleri daha şiddetli, temcîd ve tahmîdleri daha çetin, tesbîhleri daha çok olur, derler. Cenâb-ı Hak: - Ben'den ne diliyorlar? Diye sorar. - Cennet istiyorlar, diye cevab verirler. Cenâb-ı Hak: - Onlar Cennet'i görmüşler mi? - Hayır, Va'llahi onlar Cennet'i görmemişlerdir. - Ya onlar Cennet'i görselerdi? - Eğer görselerdi, Cennet'e karşı hevesleri daha çok, talebleri daha şiddetli, rağbetleri daha büyük olurdu. Cenâb-ı Hak: - O kullarım neden istiâze ederler? Melekler: - Cehennem'den! - Cehennem'i gördüler mi? - Hayır Ya Rabbî! Va'llahi görmediler. - Ya görselerdi nasıl olurlardı? - Ondan daha çok kaçınırlardı, korkuları daha çok olurdu. Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: - Ey melekler! Sizi şâhid kılarım ki, ben bu zikreden kullarımı mağfiret ettim, buyurur. Meleklerden birisi: - O zikredenlerin arasında filân kişi vardı ki, o, zikredenlerden değildir; bir hâcet için oraya gelmiş oturmuştu, der. Cenâb-ı Hak: - O mecliste oturanlar öyle sâhib-i kemâl kimselerdir ki, onlarla birlik oturanlar şakî olamaz, cevâbını verir. 2161


KİTÂBÜ'R-RİKAK

 Boş zaman;Sağlık İNSANLARIN ÇOĞU İKİ Nİ'METTEN GAFLET EDER: SIHHAT, BOŞ VAKİT Abdullâh b. Abbâs Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: İnsanlardan çoğunun aldandığı (ve kıymetini takdîr edemediği) iki ni'met vardır: Vücud sıhhati, boş vakit. 2162

KİTÂBÜ'R-RİKAK Zühd İNSANLARIN ÇOĞU İKİ Nİ'METTEN GAFLET EDER: SIHHAT, BOŞ VAKİT Abdullâh b. Ömer Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem iki omuzumu tuttu da: "Ey İbn-i Ömer! Sen dünyâda (Vatan-cüdâ) bir garîb gibi yâhut geçici bir yolcu gibi ol!" buyurdu. (Bu hadîsin râvîlerinden Leys der ki:) İbn-i Ömer (kendisi de bana) şöyle derdi: (Ey Leys!) akşama erişince sabâhı gözleme, sabâha erişince de akşamı bekleme. Sıhhat ve âfiyet zâmanından bir kısmını hastalık zamânın için tahsîs et, hayâtından bir kısmını da ölümün için ayır! 2163

KİTÂBÜ'R-RİKAK Ecel;Musîbet TÛL-İ EMEL HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ MES'ÛD HADÎSİ Abdullâh b. Mes'ûd Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem (toprak ve kum üzerine değnekle zâviyeleri müsâvî) bir murabbâ' resmetti, sonra, (mebdei) murabbâ'ın ortasında olarak murabbâ' hâricine uzanan bir hat resmeyledi. Sonra bu hattın ortasından i'tibâren bu ortadaki hatta istinâd eden birtakım küçük hatlar resmetti. Sonra Resûl-i Ekrem (bu resimleri ta'rîf ederek:) Şu (murabbâ'ın ortasındaki uzun) hat insandır. Şu (murabbâ') da ecelidir, her tarafından onu ihâta etmiştir. Şu murabbâ' dışında uzanan hat da insanın emelidir. Şu ufak çizgiler de insana ârız olan âfetler ve musîbetlerdir. İmdi insana şu âfet (oku) şaşırır (da dokunmazsa), öbür âfet oku isâbet eder. O da şaşırırsa en sonu ecel (denilen mevt-i tabî'î) yakalar. 2164

KİTÂBÜ'R-RİKAK Ecel;Musîbet EMEL VE TÛL-İ EMELİN BU MEVZUDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem birtakım hatlar resmederek şöyle buyurdu: İşte şu çizgi insan (ın umduğu emeli) dir. Şu çizgi de ecelidir. (Şu küçük çizgiler de âfetlerdir) insan şu uzaktaki emelini beklerken kendisine en yakın olan (ve kendisini ihâta eden) ecel ansızın geliverir. 2165

KİTÂBÜ'R-RİKAK Âmire itâat;Ulû'l-Emre itâat RESÛL-İ EKREM'E Bİ'AT ŞEKLİ HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ Abdullâh b. Ömer Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Biz Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'e emirlerini dinlemek ve itâ'at etmek üzere bî'at ederdik de Resûl-i Ekrem bize (şefkat ederek): Gücünüz yettiği kadar, buyururdu. 2166

KİTÂBÜ'R-RİKAK Hâlife tâyini;Hilâfet HAZRET-İ ÖMER'İN YERİNE BİR HALÎFE TA'YÎN ETMEMESİ VE BUNUN SEBEBİ Abdullâh b. Ömer Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Babam) Ömer (vurulup vaz'iyyeti ağırlaşınca dostları tarafından) yerine bir halîfe ta'yîn etmez misin? Diye sorulmuştu. Ömer: "Eğer yerime halîfe ta'yîn edersem (aykırı bir iş yapmış olmam.) Çünkü benden hayırlı olan Ebû Bekir, yerine halîfe ta'yîn etti. Eğer ta'yîn etmez bırakırsam şüphesiz benden hayırlı olan Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem de (mu'ayyen bir zâtı tasrîh etmeyip) bırakmıştır." dedi. 2167

KİTÂBÜ'R-RİKAK  BİR DEVİR KUREYŞ'TE ONİKİ EMİR OLACAĞINA DAİR RİVAYET Câbir b. Abdullâh Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: (Bir devirde) on iki Emîr bulunacaktır. (O zamâna kadar İslâm azîz olacaktır) buyurduğunu işittim, demiştir. Yine Câbir: Ancak Peygamber'in söylediği bir kelimeyi işitmemiştim. Onu da babam (Semure): "Resûlu'llah: -Bunların hepsi Kureyş'tendir" buyurdu, diye rivâyet etti. 2168


KİTÂBÜ'T-TEMENNÎ

 Ölümü temenni etmek ÖLÜM TEMENNÎ ETMEKTEN MEN'E DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Eğer ben Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: "Sakın ölüm temennî etmeyiniz!" buyurduğunu işitmiş olmasaydım muhakkak ölümü temennî ederdim, dediği rivâyet olunmuştur. 2169

KİTÂBÜ'T-TEMENNÎ Ölümü temenni etmek BU HUSUSTA EBÛ HÜREYRE'NİN BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Sizin ihç biriniz sakın ölüm temennî etmesin!. Eğer o, sâlih bir kimse ise (hayatta oldukça) salâh ve fazîletini arttırması umulur. Eğer fenâ bir kimse ise, onun da tevbekâr olup Allahu Teâlâ'nın rızâsını kazanması umulur. 2170


KİTÂBÜ'T-TEMENNÎ

 Ölümü temenni etmek ÖLÜM TEMENNÎ ETMEKTEN MEN'E DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ Enes b. Mâlik Eğer ben Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in: "Sakın ölüm temennî etmeyiniz!" buyurduğunu işitmiş olmasaydım muhakkak ölümü temennî ederdim, dediği rivâyet olunmuştur. 2169

KİTÂBÜ'T-TEMENNÎ Ölümü temenni etmek BU HUSUSTA EBÛ HÜREYRE'NİN BİR RİVÂYETİ Ebû Hüreyre Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Sizin ihç biriniz sakın ölüm temennî etmesin!. Eğer o, sâlih bir kimse ise (hayatta oldukça) salâh ve fazîletini arttırması umulur. Eğer fenâ bir kimse ise, onun da tevbekâr olup Allahu Teâlâ'nın rızâsını kazanması umulur. 2170


KİTÂBÜ'T-TEVHÎD

  İHLÂS-I ŞERÎF'İN FAZÎLETİ Ümmü'l-mü'minîn Âişe Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem Ashab'dan bir zâtı bir müfrezeye kumandan yaparak gazaya göndermişti. Bu zât ma'iyyetindeki arkadaşlarına kıldırdığı namazlarda Kur'ân okur ve her zaman (ikinci rek'atlarda ... sûresi ile bitirirdi. Hey'et-i seferiye gazadan döndüklerinde kumandanın i'tiyâdını ma'iyyeti, efrâdı Resûlu'llah'a arzettiler. Resûl-i Ekrem de: Niçin böyle yaptığını kendisine sorunuz, buyurdu. Onlar da gidip sordular. Kumandan şöyle cevap verdi: - ... sûresi Rahmân'ın sıfatıdır (Allah'ın bütün esmâ' ve sıfâtı bu sûrededir). Onun için bu sûreyi okumağı severim. Bu cevâbı alıp Resûl-i Ekrem'e haber verince, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem: - Haydi kumandanınıza müjde veriniz ki, muhakkak Allah da onu sever, buyurmuştur. 2179

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Allâh'a oğul isnadı;Allâh'ın rahmeti ÂYETÜ'L-KÜRSÎ'NİN FAZÎLETİ Ebû Mûsâ el-Eş'arî Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Hiç bir kimse (kendisi hakkında duyduğu ezâ (verici isnâd ve iftirâ) ya Allah'dan çok sabırlı değildir. Birtakım kâfirler ve müşrikler Allah'a oğul isnâd ederler de, sonra Allah yine onları ilel ve âfâttan masûn kılarak (türlü ni'metlerle) besler, yaşatır. 2180

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in duâları ALLÂHU TEÂLÂ'NIN RAZZÂK, ZÜ'L-KUVVET, METÎN İSİMLERİ Abdullâh b. Abbâs Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â buyurdu: Allah'ım! Sen'in izzetine (kahir kudretine) sığınırım. Sen o kudret sâhibisin ki, Sen'den başka ibâdet olunacak ma'bûd yoktur, yalnız Sen varsın ve Sen ebedî hayat sâhibisin, halbuki Cin, İns (görülen, görülmiyen bütün mevcûdât) helâke mahkûmdur. 2181

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Allâh'ın rahmeti;Kazâ-Kader ALLÂHU TEÂLÂ'NIN RAHMETİNİN GAZABINA GÂLİP OLDUĞU Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Allahu Teâlâ mahlûkatı yarattı (ve onların mukadderâtını ta'yîn buyurduğu) zaman kendi ulûhiyetine âit olmak üzere de bir kitâbını yazdı. (Zâtına ait ahd ü mîsâkı hâvî olan) bu mektûbu da kendi arşına koydu (ki, mazmûn-i şerîfi:) Benim rahmetim gazâbıma galebe eder. 2182

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Allâh'ı zikretmek ALLÂHU TEÂLÂ'NIN KULLARININ NİYÂZINA SÜR'ATLE İCÂBETİ, EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Azîz ve Celîl olan Allah buyurur ki: Ben kulumun beni sanısı yanındayım (irâdem kulumun beni anlayışına göre, ta'allûk eder). Kulum beni andığı zaman muhakkak onunla berâber bulunurum. O beni gönlünde gizlice zikrederse, ben de onu bu sûretle anarım. Eğer o beni bir cemâ'at içinde zikrederse ben de onu cemâ'at efrâdından daha hayırlı bir cemiyet içinde yâd ederim. O kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. 2183

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD İyiliğin mükâfâtı;Kötülükten vazgeçmek BİR HASENEYE YEDİ YÜZ MİSLİ MÜKÂFAT DAİR EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Rivâyete göre, Resûlullah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Azîz ve Celîl olan Allah, (kullarının hasenât ve seyyiâtını yazmağa me'mûr olan meleklerine) her zaman şöyle emreder: Kulum fenâ bir iş yapmak istediğinde hemen bu irâdesini defterine kaydetmeyiniz; tâ ki, bu irâdesini tahakkuk ettirmedikçe. Eğer o fenâlığı yaparsa, o yaptığı fenâlığın bir mislini yazınız! Eğer benden çekinerek yapmaz bırakırsa, bu def'a onun hesâbına bir sevap yazınız! Bir de kulum bir iyilik yapmak isterse de (her hangi bir mâni' ile) yapamazsa ona da güzel niyetine mükâfât olarak bir sevap yazınız. Eğer yaparsa, yaptığı o işin mükâfâtını on mislinden yedi yüz katına kadar yazınız!. 2184

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Tevbe-İstiğfar ALLÂHU TEÂLÂ'NIN MAĞFİRETİNİN GENİŞLİĞİ'NE DAİR EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Bir kula (bilmiyerek) bir günâh isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rab! Ben (bilerek) bir günâh işledim, yâhut (bilmiyerek) ben bir günâhla musâb oldum, kusûrumu afv ü mağfiret eyle! Diye (günâhını i'tirâf ve) niyâz ederse, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, (dilerse) günâhımı afvedecek, (dilerse) cezâlandıracak muhakkak bir Rabbi olduğunu bildi. Şu halde ben de kulumu mağfiret ettim, buyurur. Sonra bu kul Allah'ın dilediği kadar bir zaman (günâhsız) yaşar. Sonra bir günâh daha isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rabbî! Ben (bilerek) bir günâh işledim, yâhut (bilmiyerek) bir günâhla musâb oldum. Kusûrumu afv ü mağfiret eyle, diye niyâz ederse, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, günâhını affedecek veyâ cezâlandıracak bir Rabbi bulunduğunu gereği gibi bildi, şu halde ben de bu kulumu mağfiret ettim, buyurur. Sonra bu kul Allah'ın dilediği kadar bir zaman günâhsız yaşar. Sonra bir günâh isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rab! Ben bir günâh işledim veyâ bir günâhla musâb oldum, kusûrumu afv ü mağfiret eyle, diye Allah'a yalvarırsa, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, günâhımı affedecek veyâ cezâlandıracak bir Rabbi olduğunu bildi, ben de üç def'a kendisini afv ü mağfiret ettim. Artık (günâh işlediğinde tevbe etmesini bilen) bu kulum dilediği işi işlesin, buyurur. 2185

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati HARDAL DÂNESİ KADAR ÎMÂNI OLAN CENNET'E GİRECEK DAİR ENES İBN-İ MÂLİK RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Kıyâmet günü hulûl ettiğinde (Umûmî sûrette) ben şefâ'at ederim. Bunun üzerine ben: Yâ Rabbî! Gönlünde hardal dânesi kadar îmânı olanları Cennet'e koy, diye niyâz ederim, bunlar Cennet'e girerler. Sonra ben: Yâ Rabbî! Hardal dânesinden az îmânı olanları da koy, diye şefâ'at ederim. Enes İbn-i Mâlik der ki: (Az bir îmânı) dediği sırada ben Resûlu'llah'ın parmaklarına bakar gibi idim. O parmaklarını biribirine zam ederek işâret ediyordu. 2186

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati;Mü'min Cennete girer ŞEFÂAT-İ KÜBRÂ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik Ma'bed İbn-i Hilâl ma'rifetiyle şefâ'at hadîsi rivâyet olundu, Ebû Hüreyre'den uzun bir metin ile rivâyet olunan şefâ'at hadîsi yukarıda geçti. Buradaki rivâyetin sonuna Enes İbn-i Mâlik şu ma'lûmâtı ziyâde etmiştir. Mahşer halkı 'Îsâ'ya gelirler (şefâ'at dilerler). Hazret-i 'Îsâ da onlara: - İstediğiniz umûmî şefâ'atci ben değilim. Lâkin siz, Muhammed Salla'llahu aleyhi ve sellem'e gidip mürâcaat ediniz, diyecek. Bunun üzerine ehl-i mahşer bana gelecekler. Ben de onlara: - Umum beşeriyete şefâ'at bana ihsân olunmuştur. Rabbimden müsâ'ade istiyeyim, diyeceğim. Rabbimden istediğim de müsâ'ade olunacak, ve bana Allahu Teâlâ'ya arz-ı Mahmedet için şimdi hâfızamda bulunmıyan birtakım hamd ü senâlar ilhâm olunacak. Bu mehâmid-i seniyye ile Allahu Teâlâ'ya hamdü senâ edip Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Sonra bana Allahu Teâlâ: - Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, hem (ne istersen) söyle, sözün dinlenecek, (ne dilersen) iste verilecektir, şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl olunacaktır, buyuracak ben de artık: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, gönlünde arpa dânesi kadar îmânı olan müslümanları Cehennem'den çıkar, denilecek. Resûl-i Ekrem der ki: Ben de gidip vazîfemi îfâ edeceğim. Sonra dönüp geleceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk'a o birtakım hamdü senâlarla hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Bunun üzerine bana taraf-ı ilâhîden: - Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, ve (ne dilersen) söyle, sözün dinlenecek, ve iste; istediğin verilecektir. Şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl olunacaktır, buyurulacak. Ben de hemen: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, gönlünde zerre veyâ hardal dânesi kadar îmânı olan müslümanları Cehennem'den çıkar, denilecek. Ben de gidip onları çıkaracağım. Sonra dönüp geleceğim. Bu def'a da Cenâb-ı Hakk'a evvelki hamd ü senâlarla hamd edip sonra Cenâb-ı Hakk'a secdeye kapanacağım. Bunun üzerine taraf-ı ilâhîden bana: - Yâ Muhammed! Başını kaldır ve ne dilersen söyle, sözün dilenecek, ve iste, dileğin verilecek, şefâ'at de et, şefâ'atin kabûl olunacaktır, buyurulacak. Ben de: - Yâ Rab! Ümmetimi ümmetimi, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine bana: - Haydi git, hardal dânesine yakın mikdarda, azın azı îmânı olan kimseleri Cehennem'den çıkar, denilir. Ben de gidip onları çıkarırım. 2187

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Hz. Peygamber'in şefâati TESBÎH VE TAHMÎD HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK VE EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Enes b. Mâlik Gelen bir rivâyet tarîkında deniliyor ki: Ben dördüncü def'a dönüp geleceğim. Ve Allahu Teâlâ'ya o mehâmid-i mübâreke ile hamd ü senâ edip sonra secdeye kapanacağım. Bunun üzerine bana: - Yâ Muhammed! Başını kaldır ve söyle; sözün dinlenecek, iste, dileğin verilecek. Şefâ'at et, şefâ'atin de kabûl olunacaktır, denilecek. Ben de: - Yâ Rab! Bana müsâ'ade buyur da Lâ ilâhe illa'llah, diyen bütün ehl-i tevhîd hakkında şefâat edeyim, diye niyâz edeceğim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: - İzzetim ve celâlim, kibriyâ ve azametim hakkı için Lâ ilâhe illa'llah, diyen ehl-i tevhîd'in hepsini muhakkak sûrette Cehennem'den çıkaracağım, buyuracaktır. 2188

KİTÂBÜ'T-TEVHÎD Tesbihin fazîleti TESBÎH VE TAHMÎD HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK VE EBÛ HÜREYRE RADİYA'LLÂHU ANH HADÎSİ Ebû Hüreyre Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur. İki kelime (iki cümle) vardır ki, onlar Rahmân (olan Allah)a sevgili, dile hafîf, mîzanda da ağırdır. (Bu mübârek cümleler): "Sübhâna'llah ve bi-hamdihî sübhâna'llahi'l-azîm" dir ki, Allah'ı tesbîh ve Allah'a hamd ederim. Yine büyük olan Allah'ı tekrar tesbîh ederim" demektir. 2189

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder